Bilim, sanat, meslek ve işkolu gibi özel alanlarda belirli bir anlamı ve kavramı
olan sözcüklere “terim” (Latince; terminus, Arapça; ıstılah, Fransızca; termes)
denir.
Bunlar ulusal ya da uluslararası düzeyde bilim, sanat, meslek ve işkolu
çalışanları tarafından kullanılırlar. Terimlerin anlamlarını ve neyi anlatmak
istediklerini söz konusu alanlarda çalışanlar anlarlar.
Bilim ve teknolojinin
gelişimiyle, yeni mesleklerin ve iş alanlarının doğmasıyla sürekli yeni terimler
ortaya çıkar. Terimleşen sözcük tek anlamlıdır, anlamları kişiden kişiye değişmez.
Terimlerle uğraşan bilim dalına “Terminoloji (Terim bilimi)” denir.
Tıp alanına giren bilimlerin de kendine özgü terimleri vardır ki bunlara Tıp
Terimleri denir. Bunlar bilim dalı kongrelerinde belirlenirler. Tıp terimleri daha çok
Anatomi Bilim Dalı’nda öğrenilir. Tıp Bilimleri içinde terimlerini ilk belirleyen bilim
dalı Anatomi Bilim Dalı olmuştur. Anatomi terimleri ilk kez 1895 yılında İsviçre’nin
Basel kentinde saptanmıştır. Anatomi terimlerine "Nominal Anatomice"
denmektedir. Bu terimler beş yılda bir toplanan uluslararası Anatomi
Kongresi'nden sonra, “Nomina Anatomica” adlı bir kitapta yayımlanmaktadır. Her
kongreden sonra bu adı taşıyan bir kitapta toplanırlar. Genellikle kongrenin
toplandığı kentin adıyla anılırlar. Örneğin, Basel Nomina Anatomica, Paris
Nomina Anatomica gibi.
Tıp terimleri Latince ya da Grekçedir. Son yıllarda Türk bilim yaşamında
İngilizcenin egemen olması, kullanılan terimlerin İngilizce halinin Türkçe
söylenmesi şeklinde kullanılır olmuştur.
Türkiye'de 1929 yılına kadar Arapça ve Farsça sözcükleri esas alan terimler
kullanılmıştır. Latin Abecesini esas alan Türk Abecesi (Alfabesi) (Harf devrimi ya
da yazı devrimi), 03 Kasım 1928 gün ve 1353 sayılı yasayla kabul edildikten
sonra Latince ve Yunanca olan uluslararası terimlere geçilmiştir.
Terimlerin belirlenmesi için İstanbul Darülfünunu'nda bir "Istılahat (Terimler)
Kurulu" oluşturulmuş ve bugünkü tıp terimleri kullanılmaya başlanmıştır.
Terimlerin belirlenmesi konusu, II. Meşrutiyet'in ilanından sonra ilk kez gündeme
gelmiştir. Darülfünun’da bu amaçla, 1914 yılında, "Istılahat-ı İlmiye Encümeni"
(Bilimsel Terimler Kurulu) oluşturulmuştur. Bu kurulda; Babanzade Naim, Ziya
Gökalp, Rıza Tevfik Bölükbaşı ve İsmail Hakkı Baltacıoğlu gibi dönemin ünlü
bilimcileri görev almıştır. Bu girişim sonuçsuz kalmış, ancak yeni Türk Abecesi'ne
geçildikten sonra sonuç alınmıştır (1).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder