27 Ocak 2011 Perşembe

Allerji ve Anaflaksi #1

Yaz tatilindeyken, komşunuz evinize gelerek 10 yaşındaki kızına boğaz infeksiyonu için verilmiş olan penisilin injeksiyonunu yapmanızı rica etti. Sizde yeni mezun ve kendine çok güvenen bir sağlık personelisiniz. İlk tayin yerinizdesiniz ve kendinize güveniniz tam…Ne Yaparsınız?
* İnjeksiyonu yaptınız. 5 dakika içinde hasta;
- Kendini iyi hissetmediğini,
- Her tarafının kaşındığı,
- Dudak ve göz kapaklarında şişme,
- Ciltte kızarıklık, 
- Nefes darlığı ve öksürük şikayeti olduğunu belirtti. 
- Hırıltılı nefes almaya başladı

Muhtemelen ne olmuştur ve ne yapalım?


Allerji (hipersensitivite): Antijene karşı organizmanın oluşturduğu hasarlayıcı düzeyde, değişmiş reaktif immun yanıt.
Anaflaksi: Önceden tahmin edilemeyen, ani başlangıçlı ve hızlı seyirli, tüm sistemleri etkileyebilen, bazen ölümle sonuçlanabilen, dokularda mast hücreleri ve periferik kanda bazofillerin yüzeyindeki IgE antikorlarıyla ilişkili olarak ani mediatör salınımı ve bu mediatörlerin hedef organlarda kan damarları ve düz kaslardaki etkileriyle ortaya çıkan sistemik bir reaksiyon.

                                    Allerji ve Anaflaksi Ders Notu İndir

19 Ocak 2011 Çarşamba

Hipertansif Kriz #5 Hiperkalsemi - Hipokalsemi

Hiperkalsemik Kriz

Hiperkalsemi nedenleri

  • Kanserler (kemiğin doğrudan tutulması)
  • Hiperparatiroidi
  • Hipertiroidi
  • Diüretikler
  • İmmobilizasyon
  • Böbrek yetmezliği
  • Adrenal yetersizlik

Klinik Belirti ve Bulgular
Merkezi sinir sistemi: letarji, depresyon, stupor ve koma, ataksi
Nöromuskuler: Halsizlik, proksimal miyopati, hipotoni, derin tendon reflekslerinde azalma
Kardiyovasküler: Hipertansiyon, bradikardi, kardiyak aritmi, Q-T mesafesinde kısalma
Renal: Poliüri, hiperkalsiüri, kalsiyum nefropatisi
GIS: Bulantı, kusma, iştahsızlık, kabızlık, hazımsızlık

Tedavi

Serum fizyolojik ile hızlı mayi replasmanı (yaklaşık 6 litre/gün) başlanır ve sıvı yüklenmesinin önüne geçmek için 100 mg a kadar lasix ampul verilebilir.

Hipokalsemi

Nedenleri
  • Kronik renal yetmezlik
  • Hipoparatiroidizm
  • Şiddetli sepsis
  • Yanık
  • Protamin, heparin ve glukagon gibi ilaçlar 
  • Akut pankreatit

Klinik Belirti ve Bulgular
  • Adele spazmları ve krampları
  • Hiperrefleksi
  • Koreiform hareketler
  • Tetani
  • Epileptiform kasılmalar
Tedavi
Intravenöz kalsiyum enjeksiyonları yapılır.
Kalsiyum glukonat ampullerin % 10 luk preparatları 10-20 ml. lik dozlarda ÇOK YAVAŞ intravenöz yoldan verilir.
Kalsiyum intravenöz yoldan verilirken bu arada kalp sık sık dinlenmeli ve ritme göre doz ve hız ayarlaması yapılmalıdır.


Kalp Yetmezliği Ders Notu İndir

18 Ocak 2011 Salı

Hipertansif Kriz #4 Tiroid Fırtınası (Tirotoksik Kriz)

Tiroid fırtınası, tirotoksikozun (hipertiroidi) çok şiddetli bir şeklidir. Mortalitesi % 20 dir.

Bir tirotoksikozlu hastada tirotoksikozun aşırı bulguları ile birlikte ateş, ateş ile orantısız  taşikardi ve SSS disfonksiyonu (ajitasyon, başdönmesi ve koma) olduğunda tiroid fırtınası düşünülmelidir.

Eskiden en sık neden olarak bu hastaların cerrahi tedavilerinde ortaya çıkmasıydı.

Bugün daha sık yetersiz tedavi edilen veya hiç tedavi edilmeyen hastalarda bir enfeksiyon veya travma nedeniyle olabilmektedir.

Klinik Belirti ve Bulgular
  • Şiddetli hipermetabolizmanın belirti ve bulguları tabloya hakimdir.
  • Ateş daima mevcuttur ve çok yüksek olabilir.
  • Aşırı terleme vardır.
  • Sinüzal veya ektopik kaynaklı taşikardiye akciğer ödemi veya konjestif kalp yetmezliği eşlik edebilir.

Tedavi

  • Tedavisi yoğun bakım şartlarındadır.
  • Hasta nakil süresince serin bir ortamda tutulmalı ve hipertermi ile mücadele edilmelidir.
  • Bunun için soğutucu battaniye ve aspirin haricindeki ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir. Aspirin tiroid hormon düzeylerini yükseltir, bu nedenle kullanılmaz. Parasetamol kullanılabilir.
  • Soğuk uygulaması yapılmalıdır.
  • Damar yolu derhal açılmalı ve dehidratasyon ve hiponatremiyi önlemek için serum fizyolojik infüzyonu başlanmalıdır.


Kalp Yetmezliği Ders Notu İndir

Hipertansif Kriz #3 Diğer Tıbbi Aciller

Akut Adrenal Korteks Yetersizliği

Akut adrenal korteks yetersizliği (adrenal kriz) esas olarak primer adrenal yetmezlikli (Addison Hastalığı) olan hastalarda ciddi enfeksiyon ya da diğer akut stres hallerinde meydana gelir. Ayrıca bilateral adrenal infarktüs veya bilateral adrenal kanamadan sonra da meydana gelebilir.

Uzun süreden beri kortizon kullanan bir hastanın tedavisinin aniden kesilmesi en sık nedenler arasındadır.
Strese verilen klasik hormonal cevapta normalde hipotalamo-hipofizer-adrenal aksın aktivasyonu sonucu surrenallerden glukokortikoidlerin salınımı artar. Kortizol artışının derecesi stresin ciddiyetine ve ağırlığına bağlıdır.

Vücut streste olduğunda adrenal bez yeterince kortizol salgılayamıyorsa adrenal kriz ortaya çıkar.

Akut Adrenal Korteks Yetersizliği Klinik Belirti ve Bulgular

  • Dehidratasyon, hipotansiyon, mevcut hastalığın ciddiyeti ile orantısız şok
  • Zayıflama ile birlikte bulantı ve kusma, anoreksi
  • Karın ağrısı
  • Açıklanamayan hipoglisemi
  • Açıklanamayan ateş
Akut Adrenal Korteks Yetersizliği Tedavi

Akut adrenal bez yetmezliği hayatı tehdit eden acil bir durum olması nedeniyle damar yolu hemen açılmalıdır.
2-3 litre % 0,9 luk serum fizyolojik veya % 5 lik dekstroz hemen verilmelidir. Aşırı sıvı yüklemesine karşı akciğerler sık sık dinlenmelidir.
4 mg deksametazon (dekort ampul) intravenöz olarak verilmelidir.
Tiroid Fırtınası (Tirotoksik Kriz)
Tiroid fırtınası, tirotoksikozun (hipertiroidi) çok şiddetli bir şeklidir. Mortalitesi % 20 dir.

Bir tirotoksikozlu hastada tirotoksikozun aşırı bulguları ile birlikte ateş, ateş ile orantısız  taşikardi ve SSS disfonksiyonu (ajitasyon, başdönmesi ve koma) olduğunda tiroid fırtınası düşünülmelidir.

Eskiden en sık neden olarak bu hastaların cerrahi tedavilerinde ortaya çıkmasıydı. Bugün daha sık yetersiz tedavi edilen veya hiç tedavi edilmeyen hastalarda bir enfeksiyon veya travma nedeniyle olabilmektedir.



Ders Notu İndir

Hipertansif Kriz #2 Kalp Yetmezliği

Akut Kalp Yetmezliği

Bir kaç saat ile gün içerisinde gelişen kalp yetmezliği “akut kalp yetmezliği” olarak tanımlanabilir. Akut kalp yetmezliği, kardiyolojideki acil müdahale edilmesi gereken durumlardan biridir. Zamanında tedavi edilmezse şok, multiorgan yetmezliği ve ölümle sonuçlanır.

Akut Kalp Yetmezliği Nedenleri

  • Myokard iskemisi veya infarktüsü
  • Akut kalp kapak yetmezliği (mitral, aort)
  • Kontrolsüz hipertansiyon
  • Myokardit
  • Sürekli kardiyak aritmi
  • Kronik kalp yetmezliğinin akut alevlenmeleri

Akut Kalp Yetmezliğinin Klinik Tabloları

  • Akut Akciğer Ödemi 
  • Kardiyojenik Şok 
  • Kronik Sol Kalp Yetmezliğinin Akut Alevlenmesi

Akut Akciğer Ödemi

Bu hastalarda akut ve şiddetli nefes darlığı vardır.
Öksürük, hemoptizi, soğuk terleme eşlik eder ve ekstremiteler soğuk ve ödemlidir.
Kalp yetmezliği hızlı geliştiği için dinlemekle kaba raller ve ronküsler duyulur.
Bu hastalara hemen oksijen verilmelidir.
Diüretik olarak Lasix ampul i.v. yoldan uygulanabilir.
Kontrendikasyon yoksa i.v. yoldan 2-6 mg Morfin yavaş ve sulandırılarak verilebilir.

Kronik Kalp Yetmezliğinin Akut Alevlenmeleri

Bu hastalarda daha önce kronik kalp yetmezliği bulunmaktadır ve bu yönde izlenmekte ve tedavi edilmektedir.
Herhangi bir nedenle (infeksiyon, anemi, aritmi vb.) kalp fonksiyonları akut olarak bozulabilir ve bu hastalar akut kalp yetmezliğine girebilirler.
Bu hastaların stabil olan klinik durumları bozulmaya başlar ve giderek artan dispne, ortopne, paroksismal nokturnal dispne ve ileri derecede halsizlik yakınmaları ortaya çıkar.
Fizik muayenede dinlemekle akciğerlerde raller ve ekstremitelerde ödem vardır.



Kalp Yetmezliği Ders Notu İndir

17 Ocak 2011 Pazartesi

Hipertansif Kriz #1 Giriş

Gecikilmemesi Gereken Hipertansif Durumlar

Kan basıncının belirgin olarak yükseldiği, ciddi belirti ve bulguların (nörolojik bulgular, bulantı kusma vb.) olmadığı ve ilerleyici hedef organ hasarının bulunmadığı durumlardır. Kan basıncının ani ve acil olarak düşürülmesine gerek yoktur ve böyle düşüşler yaşlı hastalarda beyin kan akımında bozulmaya ve bazı nörolojik bozukluklara neden olabilir. Bu gibi durumlarda tansiyonun düşürülmesi için dilaltı hipertansifler (örneğin dilaltı 25 mg. Captopril tablet) verilmelidir).

Semptomatik akut organ hasarı bulunan, kan basıncının genellikle parenteral ilaçlarla dakikalar içerisinde düşürülmesinin gerektiği durumlardır.

Diyastolik kan basıncı 140 mmHg nın üzerindedir.
Göz dibinde kanama vardır.
Nörolojik bulgular: başağrısı, konfüzyon, uykuya meyil, görme kaybı ve koma
Bulantı ve kusma görülebilir.
İdrar miktarı azalabilir ve böbrek yetmezliği görülebilir.

Hipertansif Acillerde Tedavi

Hipertansif acillerde hemen hastanın damar yolunun açılması ve mümkünse sık aralıklarla tansiyonun ölçülmesi gerekir. “Hedef” diyastolik kan basıncının ağır ağır 110 mmHg ya kadar düşürülmesidir. Eğer doku iskemi bulguları ortaya çıkıyorsa bu değere bile düşürülmez ve tedavi kesilir. Hipertansif acillerin tedavisinde en ciddi problemler kan basıncının aniden ve hızla düşürülmesinden kaynaklanmaktadır. Hipertansif acillerde dilaltı ilaçların kullanılması önerilmez.

Nitroprussid (Niprus) hipertansif acillerde en sık kullanılan ilaçtır. Işığa duyarlı olduğu için içine konduğu serum şişesi karbon kağıdı ile kaplanır. Dozu 0,25-10 mikrogram/kg/dakikadır. Etkisi hemen başlar. İlaç kesildikten sonra etkisi 1-2 dakika içinde kaybolur.


Hipertansif Kriz Ders Notu İndir

16 Ocak 2011 Pazar

Diyabet #5 Diyabet Tedavisi

TEDAVİ

Şeker hastası olduğu bilinen komadaki bir hastanın koma nedeni anlaşılamıyorsa aksi ispat edilene kadar hipoglisemi kabul edilir ve dekstroz solüsyonu ile replasmana başlanır.
Hastanın hava yolu ve solunum durumunu değerlendirilir. Hasta eğer (hipoglisemide) nöbet geçirirse hastanın ağız ve burnundaki sekresyonun hava yolunu tıkamamasına dikkat edilmelidir.
Konvülziyon durumunda dilin ısırılması önlenmeli ve havayolu açık tutulmalıdır.
Hastanın cildine dokunun ve rengini, ısısını ve durumuna dikkat edin. Soğuk ve nemli cilt hipogliseminin erken bulgusu olabilir, sıcak kızarık cilt ise hiperglisemiyi düşündürür.
Diyabette taşikardi, hipotansiyon ve kızarık cilt kombinasyonu dehidratasyon varlığı için belirleyicidir.
Alanda hipoglisemi ve hiperglisemi tedavisi benzeyebilir. Şüphelenilen veya belirlenen hipoglisemide ilk hedef kan şeker seviyesini mümkün olduğunca hızlı normal hale getirmektir.
Erken hipoglisemide (örn:açlık, baş dönmesi) peynir, bisküvi, meyve suyu, süt gibi enerji kaynakları ağız yoluyla alımıyla düzeltilebilir. Hipoglisemik koma 60-90 dakika tolare edilebilir.
Akut hipoglisemide, (örn: Değişen mental durum, nöbetler, bilinçsizlik) kan şeker seviyesi %50’lik dextrozdan 25mg (%50 Dextroz 1 amp.) 10 ml/dak. uygulanarak kan şekeri yükseltilebilir. Daha hızlı ve fazla miktarda verilirse hipopotasemi ortaya çıkar. IV yol açılamadığı durumlarda hastanın şuuru açık ise sekerli sıvı veya meyva suyu ağızdan verilebilir.
Glukagon IV yol açılamadığı durumlarda gerekebilir. Glukagon karaciğerden glukoz salınımını arttırarak kan şeker seviyesini yükseltir. Glukagon IM, IV ve SC uygulanabilir. Veriliş yollarına göre dozu, IV: 0,25-0,5mg. IM ve SC:1mg, etkisini 20 dakika sonra gösterir.
 İnsüline bağımlı tüm Şeker Hastaları yanlarında glukagon ampul taşımalıdır. Ancak kişi tip 2 diyabetli ve ağızdan antidiyabetik ilaç kullanıyorsa glukagon kontrendikedir.
Hiperglisemik durumların (DKA, HHNKS’dan) ayırt etmek alanda zor olabilir. Tedavi dolaşımın devam ettirerek doku perfüzyonunun sağlanması, kan glukoz düzeyinin düşürülmesidir.Sodyum ve sıvı eksikliğin derecesi, renal fonksiyon düzeyi ve sıvı eksikliği belirlenmesi acil serviste yapılır. Hipotansiyon ve taşikardisi olan DKA’lu hastalarda serum fizyolojik (%0,9 NaCl) tavsiye edilir. İlk 2 saat içinde 1 litre/saat daha sonra 500 ml/saat ile idame yapılmalıdır. Serum içerisine bir ampul potasyum eklenmesi yararlı olur. Sıvı açığı genellikle 5-10 litre arasındadır. Yoğun sıvı replasmanı intravasküler volüme yardımcı olacaktır.

Eğer ambulansta dekstrometer cihazı ile parmaktan kan şekerini ölçmek imkanı var ise ve hastanın kan şekerinin çok yüksek olduğu (> 250 mg/dl) tesbit edilmişse kristalize insülin 0.4 Ü/kg dozunda yarısı İ.V. bolus, diğer yarısı subkutan olarak yapılır.

İnsülinlerin Saklanması
  • İnsülin aşırı sıcak yoksa, oda ısısında birkaç hafta stabil kalabilir.
  • Kullanılmayan insülinler buzdolabında (4-8 C) saklanmalı, fakat asla dondurulmamalıdır.
  • İnsülin yüksek ısıya maruz kalınca (örneğin otomobilde bırakılırsa) etkisini kaybedebilir.
  • İnsülin şişeleri açıldıktan sonra buzdolabında 3 ay, oda ısısında 1 ay saklanabilir.
  • Kalem insülinler (penfil) kalemin içinde olarak buzdolabında 3 ay, oda ısısında 3 hafta saklanabilir.   
Enjeksiyon Yerleri
  • Karın: Hızlı ve uniform insülin absorbsiyonu sağlaması nedeniyle en iyi enjeksiyon bölgesidir.
  • Baldırın ön yüzü
  • Kalçaların üst dış kadranı
  • Kolların dış yüzü: İnsülinin kas içine verilme riski nedeniyle küçük çocuklarda tavsiye edilmez

İnsülin enjeksiyonu yapılırken enjeksiyon yerinin alkolle silinmesine gerek yoktur. Genel olarak insülin enjeksiyonu 1hf-1ay aynı bölgeye yapılır. İnsülin emilimini olumsuz etkileyen lipohipertrofiyi önlemek için enjeksiyonun aynı noktaya yapılmamasına dikkat edilmelidir.

Diyabet Powerpoint Ders Notu İndir

Diyabet #4 Diyabetik Ketoasidoz

Diyabetik Ketoasidoz (DKA)
DKA diabetik metabolizma bozukluğunun en ileri derecesidir. 
İnsülin eksikliğine bağlı olarak glikozun kas ve yağ dokusu hücreleri tarafından kullanılması çok azalmıştır.
Yine insülin eksikliğine bağlı olarak yağ dokusundan bol miktarda serbest yağ asitleri salgılanmakta ve karaciğere gelen serbest yağ asitlerinden bol miktarda keton cisimleri oluşmaktadır. Bu oluşan keton cisimleri betahidroksibütirik asit, asetoasetik asit ve asetondur. Çok fazla oluşan bu keton cisimleri yeteri kadar yakılamaz ve kanda birikir. Özellikle de betahidroksibütirik asit asidoza yol açar.
Bütün bunların iki önemli sonucu, plazmada ağır bir hiperglisemi ve buna bağlı hiperozmolarite ile asit keton cisimlerin artması sonucu gelişen asidozdur.
Hiperglisemi ağır bir glikozüriye bu da ozmotik diüreze sebep olarak bol su ve elektrolit kaybı meydana getirir.
Asidozda ise, kusmalar yolu ile, elektrolit kaybı şiddetlenir. DKA bilincin bozulması, bir yandan plazma hiperozmolaritesi’ne, bir yandan da asidoz ve biriken keton cisimlerin beyin üzerindeki toksik etkilerine bağlıdır.

DKA Nedenleri
  • İnfeksiyonlar
  • Yetersiz dozda insülin (insülin dozunu almama, ihmal, unutma vb.)
  • İnsülin verilmesinde hata (son kullanma tarihi geçmiş veya bozuk insülin, uygulanma ve doz hataları)
  • İlaçlar (kortikosteroidler)
  • Diğer (ağır travma, yanık, büyük cerrahi girişim vb.)
Diyabetik Ketoasidoz (DKA) Klinik Belirtileri
Hastanın kan şekeri yüksektir. Bilinç kaybı derecesi kan şekeri derecesiyle paralellik göstermez. Bazı hastalar 500mg/dl’lik kan şeker seviyesi ile hiç bilinç kaybı göstermeyebilirken, bazı hastalarda bu değer koma gelişimine sebep olur.

DKA tanı genellikle zor değildir. Kussmaul solunum, dehitratasyon belirtileri, ağızda aseton kokusu, anemnezde eksik ve yetersiz insülin kullanımı saptanması genellikle tanıyı koydurtur. İmkan varsa kan şeker seviyesi ölçülür 350mg/dl , sıklıkla da 400mg/dl’dan yüksektir.

DKA Semptomları

  • Bulantı, kusma,
  • Taşikardi, 
  • Polidipsi, polifaji, poliüri, 
  • Hipotansiyon, 
  • Ağızda aseton kokusu, 
  • Kussmaul solunum (sık ve derin soluma),
  • Sıcak kırmızı cilt, deri turgorunda azalma, kuru mukozalar ve dil,
  • Karın ağrısı 
  • SSS anormallikleri: Değişken bilinç durumu, koma, nöbetler.
Diyabet Powerpoint Ders Notu İndir

Diyabet #3 Hipoglisemi Komplikasyonları


 İnsülin Tipi          Etkinin Başlaması(Saat)      Pik zamanı           Etki süresi

Çok kısa etkili               0.25saat                             1saat                4 saat
  (lispro): Humalog
Kısa etkili                      0.5-1                                  2-4                  5-8 saat
(Humulin-R)
Orta etkili                      1-2                                     4-12                8-24 saat
(NPH): Humulin-N
Uzun etkili *                    2                                       6-20               18-36 saat


*Ülkemizde uzun etkili insulin preparatı olarak insulin glargine (Lantus) ve insulin detemir (Levemir) mevcuttur.

Antidiyabetik

Sulfonilüreler: Pankreastan insülin salgılanmasını arttırır. Örnek: Gliclazide (diamicron), Glipizide (Glucotrol XL, Glutril), Glimepiride (Amaryl)…En önemli yan etkisi hipoglisemidir.

Biguanidler: Bir antihiperglisemik ajandır. Pankreastan insülin salgısını uyarmaz. Gerçek bir hipoglisemik ajan değildir, diyabeti olmayan bireylerde kan şekerini düşürmez. Karaciğerden kana glikoz verilmesini azaltır, vücudumuzdaki dokuların insüline hassasiyetini arttırır. Örnek: Metformin (Glucophage Retard)

Hafif Hipoglisemi;
Taşikardi,
Solukluk,
Terleme,
Açlık ve çarpıntı gibi semptomları içerir.
Bu hastaların genellikle şuurları açık olduğu için ağızdan şeker alarak kendilerini tedavi edebilir.
Orta Derecede Hipoglisemi
Bilinç durum değişikliği,
Konuşma bozukluğu,
Baş ağrısı,
Bulanık görme,
Reaksiyonda azalma,
Yorgunluk
Nöroglukopenik semptomlar: SSS’deki glukoz eksikliğine bağlı oluşan karar verememe ve konfüzyon kombinasyonu olur.
Şiddetli Hipoglisemi
Oryantasyon bozukluğu,
Güçsüzlük,
Bilinç kaybı
Nöbet
Vücut glukagon gibi hormonlar salgılayarak hipoglisemiye yanıt verir (Bundan dolayı terleme ve taşikardi olur).

Hiperglisemi Komaları

Hiperglisemik Hiperosmolar NonKetotik Sendrom (HHNKS)

HHNKS hiperglisemik acillerin %10’dan sorumlu olan ve hayatı tehdit eden bir durumdur.
Tip 2 diabette daha yaygındır ve stresle tetiklenir.
Kan şeker seviyesi oldukça artar (2000mg/dl)
Bu vakalarda nadiren diyabetik ketoasidoz ilerler, ketoasidoz ve ketonların ortaya çıkmasını önleyecek yeterince insülin vardır.

Kan glikoz seviyesinin aşırı yükselmesine bağlı olarak diürez artmıştır. 
Aşırı diüreze bağlı sıvı kayıpları nedeniyle derin dehidratasyon gelişir, taşikardi, hipotansiyon ve derin ve normal solunum vardır. 
Hiperglisemi ve hiperosmolarite; konfüzyon, afazi, nöbetler ve komaya kadar giden nörolojik komplikasyonlara yol açabilir.


Diyabet Powerpoint Ders Notu İndir

13 Ocak 2011 Perşembe

Diyabet #2 Hipoglisemi

Hipoglisemi
Hipoglisemi antidiabetik ilaç alan kişilerde en yaygın komplikasyondur. Diyabetik ölümlerin %4’ünden sorumludur.

Açlık kan şeker seviyesinin normal sınırları 65-107mg/dl’dir
. Hipoglisemi açlık kan şekerinin 50 mg/dl nin altına düşmesidir. Ancak kişinin kan şekeri 107 mg/dl nin üzerinde olsa bile kişi hipoglisemide olabilir. Örneğin kan şekeri 275 mg/dl olan bir kişide kan şekerinin 150 mg/dl birden düşerse yine hipoglisemi bulgu ve semptomları görülebilir.

Glikoz düzenleyici sistemlerinin başlıca amacı, fizyolojik ve patolojik her durumda beyni ve fonksiyonlarını hipoglisemiye karşı korumaktır. Beyin yaklaşık günde 100 mg glukoz kullanır. Normal şartlar altında beyin glikozdan başka bir substrat kullanamaz. Beyin glikoz üretemediği için de rezervleri birkaç dakika içinde sona erer ve fonksiyonları durur.

Diyabetes Mellitusta Hipogliseminin Nedenleri;

  • Yüksek dozda insülin veya oral antidiyabetik ilaç almak
  • Yemekleri veya ara öğünleri yanlış zamanlarda almak
  • Her zamankinden fazla egzersiz yapmak
  • Alkol alınması
  • Menstrasyon başlaması
  • İnsülin enjeksiyon bölgesinin değiştirilmesi
  • Belirli ilaçların alınması (Beta Blokerler vb.)
  • Yüksek Dozda İnsülin veya Antidiyabetik İlaç Almak

Diyabet Powerpoint Ders Notu İndir

Diyabet #1 Diyabet Nedir? Belirtileri ve Komplikasyonları Nelerdir?

Diyabetes Mellitus

Diyabet tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en sık görülen hastalıklardan biridir.

Diyabetin iki majör tipi vardır.
  1. Tip I (İnsüline bağımlı tip) % 5-10 (insülin hormonu yokluğu)
  2. Tip II (İnsüline bağımlı olmayan tip) % 90-95 (dokuların insüline duyarlılığında azalma)
  • Obez (şişman) formu % 75
  • Non-obez (şişman olmayan) formu % 25

Glukagon, langerhens adacıklarındaki  (alfa) hücrelerinde yapılan bir proteindir. Glukagon, glikojenin glikoza dönüşmesini sağlar, yağların gliserole dönüşümünü arttırır, amino asitlerin şekere dönüşümünü sağlar.

İnsülin glukozun depolanmasına, yağ ve proteinin sentezi ve depolanması hızının artmasına sebep olur.
Tip I Şeker Hastalığı İnsüline Bağımlı Tip
Pankreastan insülin salgılanmaz. Başlıca sebebi pankreastaki  hücrelerinin yıkımıdır.

Her yaşta görülebilse de genelde 30 yaşın altında ortaya çıkar.

Tip II Şeker Hastalığı İnsüline Bağımlı Olmayan Tip
Erişkin diyabeti de denir. İnsülin salınımının bozulması, insülin direnci ve karaciğerde glukoz yapımının artması sonucudur.
Şeker Hastalığının bu tipinde, insülin kan şeker seviyesini uygun düzeye düşürmeye yeterli değildir (insülin vardır fakat etkin değildir).

Risk faktörleri; ileri yaş, şişmanlık, aile hikayesi, gebelik, fiziksel aktivite azlığı, ırk/etnik olarak sıralanır.

Şeker Hastalığının Belirtileri
  • Aşırı miktarda susamak (Polidipsi)
  • Fazla miktarda idrar yapmak (Poliüri) 
  • Çok fazla miktarda yemek yemek (Polifaji) 
  • Ani kilo kaybı 
  • Yorgunluk 
  • İyileşmeyen yaralar 
  • Kuru kaşıntılı cilt
  • Sık enfeksiyon gelişmesi 
Şeker Hastalığının Kısa Dönem Komplikasyonları
  • Hipoglisemi
  • Hiperozmolar Hiperglisemik Nonketotik Sendrom (HHNKS)
  • Diabetik Ketoasidoz

Diyabet Powerpoint Ders Notu İndir


Vital Bulgular #6 Diğer Bulgular



PUPİLLA BÜYÜKLÜĞÜ VE IŞIK REFLEKSİ
Gözlerdeki pupillaların normalde çeperi düzenlidir ve her ikiside aynı büyüklüktedir. (İzokori) Bir veya ikisindeki değişiklikler önemlidir. İnsanlarin çok azında pupillaların eşit olmaması (Anizokori) bulunur.
Küçük Pupil..: Uyuşturucu bağımlığı(eroin,morfin,kodein gibi narkotikler) olanlarda ve merkezi sinir sistemi hastalığı veya düzensizlikleri olanlarda.   
Büyük Pupil..: Şuur kaybında, kalp krizi,L.S.D.uyuşturucu bağımlılığı
Pinpoint Pupil...: Toplu iğne başı görünümünde pupil. Morfin aşırı dozunda ve Pons  kanamalarında                                         
Orta Pupil..: Sağlıklı kişilerde. Orta beyin hasarında da orta  boydadır fakat reaksiyon vermez                 . 
Geniş Pupil..: Anfetamin yüksek dozunda ve ölümde. Ölüm halinde pupillar aşırı derecede dilatedir ve ışığa cevap veremez.
Oval Pupil..: İntrakraniyal hipertansiyonda,
Anahtar Deliği Şeklinde Pupil.: Katarakt operasyonu sonucunda görülür.Işığa reaksiyon azalmıştır.
Pupillerin ışıkta küçülmemesi..: Zehirlenme veya ilaç bağımlığı belirtisidir
İki pupilla arasında büyüklük farkı; kafa travmalarında, çarpma veya felçlerde görülür. Böyle dilatasyon genellikle kalp durduktan hemen sonra (30sn) görülür.
ŞUUR DÜZEYİ

HAREKET EDEBiLME

Şuuru açık bir insan her türlü istemli hareketleri yapabilir. Şuuru açık kişiye komutlar verilerek kontrol edilir. (Elini kaldır.kolunu kaldır vb)
- Hemiparazi:   Bir kol ve bacağın kuvvet azlığıdır.
- Hemipleji:   Bir kol ve bacağın kuvvet kaybıdır.
- Paraparazi:   Alt ekstremitelerin kuvvet azlığıdır.
- Parapleji:   Alt ekstremitelerin kuvvet kaybıdır.
- Monoparazi:   Bir kol veya bacağın kuvvet azlığıdır.
- Monopleji:   Bir kol veya bacağın kuvvet kaybıdır.
- Quadriparazi: 4 extremitenin de kuvvet azlığıdır. 
- Quadripleji:  4 extremitenin de kuvvet kaybıdır.                                                                   
Yaralanma sonrası kol ve bacakların hareket etmemesi, aksi kanıtlanana kadar medulla spinalis yaralanmasını gösterir. Tüm bulgular önemlidir; varlığı ve ne zaman olduğu kayıt edilmelidir.

AĞRILI  UYARANA  TEPKİ
Bazen hareket vardır ve hasta uyuşukluk ve karıncalamadan şikayet eder. Bu medulla spinalis yaralanmasının bir belirtisi olarak kabul edilmeli ve durumu kötüleştirebilecek yanlış hareketlerden kaçınılmalıdır.
 Erkek hastada preapisim’e bakılmalıdır.
Bir ekstremitede duyu kaybı ile birlikte şiddetli ağrı, ekstremiteye gelen ana arterin oklüzyonuna (tıkanmasına) bağlı olabilir. Bu durumda o ekstremitenin nabzı alınmaz.
Histerik, şiddetli şokta, aşırı uyuşturucu ve alkol almış hastalar kaza sonrası uzun süre ağrı duymayabilir.



Vital Bulgular #5 Deri Rengi - Kılcal Damar Dolaşımı



DERİ RENGİ
Kırmızı renk deri yüksek tansiyon, felç, aşırı doz alkol, güneş yanığı, bulaşıcı hastalıklar ateş, karbon monoksit zehirlenmesi veya kalp krizinde görülebilir.
Kan basıncı çok yüksek olan biri pletorik (görünen bütün damarların dolu olması nedeni ile derinin koyu kırmızı- mor olması) görünebilir. Karbonmonoksit zehirlenmesi olan veya kalp krizi geçiren kişi kiraz gibi kımızıdır.
Soluk, beyaz. kül gibi veya gri renk deri; Yetersiz dolaşımın göstergesidir. Şokta olanlarda, aşırı korkmuşlarda veya çok soğukta kalanlarda görülür.Ayrıca kalp krizi,Anemi,ruhsal stres(emotional distress) ve bayılma da  görülür. Bu durumda cilt damarlarındaki dolaşımda yeterli kan yoktur.
Mavimsi renk deride ise, (siyanoz); Kanın oksijenlenmesinin kötü olduğu durumlarda (asfiksi(boğulma), hipoksi, kalp krizi, zehirlenme)  görülür. Bu durumlarda kan, dolasıyla üstünü örten cilt koyu renklidir. Siyanoza hava yolu tıkanması veya akciğerlerin yetersiz çalışmasından kaynaklanan solunum yetmezliği yol açar. Genellikle ilk olarak parmak uçlarında ve ağız kenarında farkedilir. Siyanoz her zaman oksijenin yetersiz oluşunu ve bozukluğun  düzeltilmesi  gerektiğini gösterir.
Sarı cilt; Kronik hastalıklar da deri renginde değişiklik yapabilir. Örneğin karaciğer hastalıklarında görülen sarılık vb. Bu durumda normalde karaciğer ve gastrointestinal sistemde bulunan, safra pigmentleri deride depolanır.


KAPİLLER DOLUM
Kapiller dolum, sıkıldıktan sonra kapiller damarlara kan dolabilme yeteneğidir. Tırnakların altındaki kapiller yatak bu test için güvenilir bölgedir. Kapiller dolum zamanı önemlidir. Tırnak dibine hafifçe basılıp çekildikten sonra trnağın altındaki pembe renk 2 sn içinde geri dönmelidir. Gecikebilir veya hiç olmayabilir. Eğer renk mavi ise bu test geçerli değildir. çünkü bu renk kapillerin arterlerden değil venlerden dolduğunu gösterir.





Vital Bulgular #4 Vücut Isısı



VÜCUT ISISI
Vücudun ısı üretmesi ve ısı kaybının dengesi normal vücut ısısını verir.Isı hipotalamustan dengelenir
Normal vücut ısısı 37 derecedir. (98.6 Fahrenhayt) Vücut ısısındaki değişikliklere hastalıklarda ve yaralanmalarda karşılaşılır. Vücut ısısının normalden yüksek olmasına hipertermi, düşük olmasına hipotermi denir. 

Vücut ısısı belirtirken derinin durumuda not alınmalıdır. Bulgular kayıt edilirken derinin sıcak/nemli, sıcak/kuru, kuru/soğuk gibi özellikleri de belirtilmelidir.
Soğuk, nemli deri; kan kaybı (şok) veya ısı kaybı gibi sempatik sinir sisteminin aşırı çalıştığı durumlarda görülür. Sinir sisteminin uyarılması ile ter bezleri çok çalışır ve derideki damarlar büzülür.Bu derinin soğuk, soluk; nemli ve yapışkan olmasına neden olur. Bunlar şokun erken belirtileridir. ve hemen fark edilmelidir
Soğuk ve kuru  deri; Vücut soğuğa maruz kalmış ve ısı kaybediyor.
Kuru ve sıcak derinin nedeni; yüksek ateş veya aşırı sıcağa maruz kalma (sıcak çarpması)




Vital Bulgular #3 Kan Basıncı - Tansiyon



KAN BASINCI (Tansiyon Arteriyel: TA)
Kan basıncı dolaşımdaki kanın arter duvarına yaptığı basınçtır.
Kan basıncı sistolik ve diastolik olarak ölçülür. Sistolik basınç kalp kasıldığında arterde olan basınçtır. Diastolik basınç ise kalbin dinlenmnesi halindeki basınçtır.
Birçok yaralanma ve hastalıkta herikiside paralel olarak değişir. Ya ikiside yükselir yada ikiside düşer. Bu kuralın dışında kalan iki durum; Kafa travmalarında sistolik basınç yükselirken diastolik basınç değişmez ve düşer. Sistolik basınçta düşüş, diastatik basınçta yükselme ise perikardın kan ile dolduğu kalp tamponatı denilen durumda görülür.
Önemli bir nokta da hastalara normal tansiyonun sorulması ve bunun dikkate alınmasıdır.
Nomal kan basıncı yaş ve cinse göre değişir. Sağlıklı bir erişkin erkekte normal sistolik basınç 120-150mmHg arasındadır. Nomal diastolik basınç 65 ile 90 mmHg arasındadır. Aynı yaştaki erişkin kadının tansiyonu ise yaklaşık 8-10 mmHg daha düşüktür.
Yetişkinlerde 180üstü - 90altı sistolik, 104üstü - 60altı diastolik ölçümler ciddidir.
Dinlenme halinde çocukların vital bulguları;

YAS               OrtalamaTA                NABIZ              SOLUNUM    
                
1gün-1ay             74/40                 120-150                30-70
1ay –1yıl              85/60                115/130                 20-40
2 -6 yıl                90/60                 80 – 115                20-30
6 -10yıl               95/62                 85 – 100                20-25
10-18yıl              105/65                70 - 75                  15-20
18yıl üzeri           120/80                60 – 80                 12-20





Vital Bulgular #2 Nabız



NABIZ
Nabız, kalbin her atımının ritmik itici gücünden dolayı arterdeki kanın dalgalanmasıdır. Cilde yakın arterlerden palpasyonla hissedilir.
Hız: Nabız hızı atımlar sayılarak bulunur. 15sn sayılıp 4 katı alınmalıdır. Yada 1 dakika sayılmalıdır. Nabız sağlıklı bir erişkinde dakikada 60-80'dir (Ortalama=72). Çocukta dakikada 80-100, bebekte dakikada 100'dür. Nabzın 60'ın altında olması bradikardi, 100'ün üstünde. olması taşikardi olarak adlandınrır.Acil durumlarda atış dak da 100-150 arasında olabilir.yetişkinde nabız dak da 150 yi aştığında acilen bir hekime götürülmelidir.
Hızlı, düzenli, ipliksi(filiform), zayıf bir nabız; Şok belirtisi, kan kaybının ileri aşaması  göstergesi olabilir.
Hızlı, düzenli, dolgun nabız; korku, yüksek ateş, hipertansiyon, egzersiz(aşırı hareket/çalışma) ve kan kaybının ilk aşaması ‘nda görülür.
Yavaş ise;Kafa yaralanması, uyuşturucu kullanımı, (barbitüratlar,narkotikler vb), bazı zehirler, çeşitli kalp sorunlarına işaret eder.
Eğer nabız bulunamıyorsa-yoksa; Palpe edilen arter hastalık veya yaralanma nedeniyle tıkanmış olabilir çok zayıf kasılmaktadır veya kalp durmuştur ve ölüm gerçekleşmiştir.





Vital Bulgular #1 Solunum


TANIYA  GÖTÜRÜCÜ (DİAGNOSTİK) BULGULAR

Paramediğin bakacağı, dinleyeceği veya hissedeceği bir çok bulgu vardır.Bunları değerlendirmek için uygun araçları olmalıdır. Bunların en önemlisi gözleri, elleri, ve kulaklarıdır.
Muayene paramediğin;                                                                                  
  1. Dört vital bulguya;
  • Nabız
  • Solunum
  • Kan basıncı
  • Vücut ısısı 
Bakmasını(inspeksiyon), dinlemesini(oskültasyon), hissetmesini(palpasyon) gerektirir.

BELİRTİ VE BULGULAR

**  Semptom (belirti): hastanın ifade ettiği tanımlamadır.”kolum ağrıyor” veya “başım dönüyor” gibi.

**  Bulgu: Paramediğin gördüğü veya bulduğudur.”kan basıncı, kırık bir kolda deformite veya kanama”

  “Bulgular ,belirtilerden daha güvenilirdir.

VİTAL BULGULAR

Vital bulgular, vücudun hayati fonksiyonlarının ve anormal durumlarının ölçülebilir iyi birer göstergeleridir. Bunlar solunum, nabız, kan basıncı ve vücut ısısıdır.

SOLUNUM

Solunum fonksiyonları beyinde medulla oblangata tarafından düzenlenir.
Solunum  değişmekle birlikte normal bir erişkinde dakikada 12-20 arasındadır.
12'nin altında olmasına bradipne, 20'nin altında olmasına Taşipne denir.
Çocukta ortalama I5/dk, bebekte ortalama 20/dk;dır.
SOLUNUM PARAMETRELERİ

Derinlik:
Hızlı ve yüzeyel solunum şokta görülür.
Derin zorlanarak kesik kesik solunum parsiyel havayolu tıkanıklığını veya akciğer hastalığını gösterir.
Solunum depresyonu veya durması halinde göğüste ve karında çok az hareket vardır veya hiç yoktur.
Tam havayolu tıkanması olan kişi konuşamaz, öksüremez, soluyamaz ve bu durumdaki hemen herkes içgüdüsel olarak boğazını tutar.
Bazen hastanın nefesini koklayarak da bazı bilgiler edinilebilir. Örneğin diabetik ketoasidoz da olan hastanın nefesi aseton kokar. Nefesteki herhangi bir kokuda kayıt edilmelidir.
Sesler
Solunum gözlenirken steteskop kullanmadan işitilebilecek sesler not alınmalıdır. Bu sesler genellikle alt ve üst solunum yolu tıkanmalarının gelişmesi sonucu oluşur.
Bunlar ;
Gurgling (Gurlama sesi):
Sıvı içinden geçen havanın çıkardığı sestir.Bu ses suyun altında kamışla üfleme sesisesine benzer. Bu genellikle üst havayollarında sıvının bulunduğunu gösterir.

Wheezing (Islık sesi): Daralmış havayolundan havanın geçerken ıslık şeklinde ses çıkarması ile belirgin güçlükle nefes alınmasıdır. (Özellikle bronşioller gibi küçük havayolları daralmıştır). Bu genellikle astım, allerjik reaksiyonlar ve bronşitin sonucu görülür.
Stridor (Ötme sesi): Genelikle inspirasyonda duyulan yüksek perdede seslerdir. Kordvokaller ve epiglotu da kapsayan üst solunum yolu tıkanmalarında görülür. Genellikle bebeklerde horoz ötüşüne benzer bir sestir.
Snoring (Horultu ): Dilin üst havayolunu kısmen bloke ettiğinde duyulan sert, düşük perdede sestir. Bu tip tıkanmalarda hasta bilinçsiz ise oldukça zor durumda kalır.
Yüzeysel-güçlükle: soluk yolu tıkanması,kalp yetmezliği, astım
Hızlı-Derin: Diyabetik koma(hiperglisemi), hiperventilasyon
Ağrılı,güçlükle,yüzeysel: Solunum yetmezliği, akciğer hastalıkları, pulmoner emboli, kalp sorunları
Sırt üstü yatarken solunumda zorlanma: kalp yatmezliği, akciğer enfeksiyonları, astım
Solunumda ara ara durma: hipoksi, konjestif kalp yetmezliği, kafa yaralanmaları
Yavaş solunum; felç, kafa yar.,göğüs yar.,çeşitli ilaçlar(narkotiklrrvb)
Solunum yok: solunum durması, soluk yolu tıkanması.